14 Şubat 2017 Salı

İntihar Eden Çift



Daha önce Japonya'da intihar ile ilgili yazmıştım.Biliyorsunuz Japonya intihar oranları çok çok yüksek bir ülke.Yaş sınır tanımıyor.İlkokul çocuklarına kadar inmiş durumda.

 Şimdi böyle bir ülkede yaşarken geçen Çeşme'de birlikte intihar eden çiftin haberini gördüm.Tepkiler, olayın gelişmesi, parlaması ve sönmesi tam da beklediğim gibi oldu.

 Duyulduğunda paylaşanlar romantik yaklaştı."Kanser hastası çift kimseye yük olmamak için, ölüme el ele gittiler.Ne güzel insanlarmış.Oteldeki çalışana bahşiş bırakmışlar".

 Sonra bir oğulları olduğu ortaya çıktı.Üstelik intihar etmeden önce kendisine annesi ve babasından gönderilen mesaja "Hastasınız siz, aynı anneannem gibi, canlınız yetmedi, kendinizi öldürerek de ağzıma sı.ın. Nefret ediyorum ikinizden" şeklinde cevap verdiği ortaya çıktı.Bu sefer reyting sever medya hayırsız evlat üzerine yoğunlaştı.Hayırsız oğuldan intihar mesajına şok yanıt!

 Tam beklediğim gibi gelişti derken tepkilerden, medyadan bahsediyorum.Duygusal milletiz çünkü.Ne hüznümüzü ne öfkemizi bastırmayı bilemeyiz.Bu duygularımızı deşeni de severiz.Medyamız da bunu çok iyi bilir...

 Ben bütün bunları izlerken kendimi yaşlı çiftin yerine koydum önce.Ki çok da yaşlı değillermiş aslında.Ve kanser hastası olan amcaymış, teyze turp gibiymiş aslında.Her neyse...Beden onların.Kafa onların.İntihar etmek istemişlerse keyif de onların.Ha ben olsam ne durumda olursa olsun, kilometrelerce uzakta olan oğluma biz birazdan ölcez yazıp ölüme gidebilir miydim bilmiyorum.Haber olacağımı bile bile, etrafa bahşiş dağıtıp, oğlumun çaresiz öfkeli mesajı telefonumda, O'nu öyle ağır bir yük altında öylece bırakıp umursamaz gidebilir miydim bilmiyorum.Ben pek romantik bakamadım olaya yani.

 Sonra hayırsız tabir edilen evlat tarafına koydum kendimi.Gönderdiği mesaj ağır evet ama umursamaz gelmedi bana."Atsan atılmaz satsan satılmaz ama ana baba işte nasıl vazgeçeyim ben sizden, aşşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık, ne yapacağım bu cendere içinde! 40'ımı geçtim indiremiyorum sırtımdan anıları.Allah aşkına biraz normal olun.Giderken bile binidirdiğiniz yükü sırtlayıp nasıl uçup geleyim?Napayım ben şimdi bu mesajı okuyup? Söyleyin bana?Nasıl geçeyim sizden?" cümlelerinin bir özeti gibi geldi...

 Şimdi bu olay Japonya'da olsaydı.Yine haber olurdu.Televizyonda yarı magazin haber programlarında incelemesi olurdu.Sunucuların yüzleri üzgün, neden oldu, neyi neden yaptılar, oğulları ile araları kötü müydü, hastalar mıydı,ne yapılırsa önlenebilirdi analizleri yapılırdı.Gerekirse oğul telefona bağlanır konuşurdu.Fakat kimse yargılanmaz, yaftalanmaz, aşşağılanmazdı.Haberin sonunda da "öyle olmuş, böyle olmuş ama çift ölümü seçmiş.Haydi Buda kutsasın" der olay kapanırdı.

 Buda kutsasın kısmını salladım.Öyle birşey demiyorlar ama Buda demişken belki şaşıracağınız birşey söyleyeceğim.Dünyadaki birçok dinde olduğu gibi aslında Budizmde de intihar izin verilen birşey değil.Ama yine insanım tarafından anlaşılması zor olarak bunca intihar vakasının altına bir budist kulu bile " Buda affetsin.Budizmde intiharın kötü olduğunu herkes biliyor! Boşuna yaşamış yazık! Nasıl beyin var bunlarda...vırvır bırbır" diye tek bir yorum bile yazmıyor.

 Çünkü cehennemin dibini de boylayacaksa da, boylayacak olanın kendi bedeni olmadığının, söz konusu kişini  KENDİSİ İLE HİÇ ALAKASI OLMAYAN BAŞKA BİR BİREY olduğunun farkında...

 Özellikle çok takipçili tanınan insanların sayfaların bu olayı romantik roman gibi yansıtmalarını doğru bulmuyorum.Kaldı ki kadının, adamın veya oğullarının ne duygularla yaşadığını ve yaşayacağını kimse bilemez.Fakat yorumlara intihar etmiş diye ölünün arkasından bin hakaret etmek de ne oluyor?Ne biliyorsun müslüman olduklarını? Ne biliyorsun seninle aynı inancı paylaştıklarını? Asıl sorun paylaşmıyor olduklarını bilmek mi? Sanane arkadaşım SANA NE??? İşte bu soruya, ucundan karşılıksız emek harcaman gerekecek her konuya verebileceğin kadar yürekten " doğru diyosun bana ne" diye cevap verebilecek insanlar çoğaldığında düze çıkabilecek ülkem...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder