28 Temmuz 2016 Perşembe

Japonya’da Çocuklar Kreşte Ne Yapıyorlar?

 Bu konu ile ilgili çok soru alıyorum.Elimden geldiğince bireysel cevaplamaya çalıştım ama bir yazı olmalı dedim bununla ilgili.Türkiye’de eğitimle ilgili birçok endişeye sahip birçok anne baba var biliyorum.Genel olarak durum ne kadar iç açıcı bilgim yok ama pırıl pırıl genç arkadaşlardan aldığım mesajlar var.Diyorlar ki, “durum içler acısı ama bir ışık yakmaya çalışıyorum.Fark yaratmaya çabalıyorum.Lütfen paylaşın”.İnsanın içine nasıl umut doğmasın.Varolun gençler.Daha da çoğalarak varolun olur mu.Ben tabiki paylaşırım.
 Aldığım mesajların içinde bir arkadaş vardı ki bayıldım.Şimdi Japonya deyince herşey kesin mükemmel ya,kreş mreş de kusursuz dur kesin..sanılabilir.Ama bu arkadaşım öyle güzel sormuş ki,”bir günün akışı nasıl?takdir ettiğiniz ve BEĞENMEDİĞİNİZ yanları neler?” İşte ben bu soruya cevap verir gibi anlatacağım elimden geldiğince.
 Öncelikle size Meyra’nın kreşini anlatacağım.2-3yaş eğitimini temel alarak.Temel olarak işleyiş benzerdir muhtemelen ama Japonya’daki bütün kreşler de birebir benim anlatacağım şekilde işliyor demek değil bu.Farklılıklar elbet olabilir.Bir de karşılaştırarak anlatmak isterdim ama Türkiye’de nasıl işliyor tam bilemiyorum.Kulaktan duyduğum kadar karşılaştırmaya çalışacağım.
Bir Günün İşieyişi

7.30’da yuva açılıyor.9.00a kadar filan bütün çocuklar sırayla gelmiş oluyor.O zamana kadar beraber oynayarak oyalanıyorlar.Herkes kahvaltısını evde ediyor.
9.00’da minik masalarına oturup bir parça meyve yada azıcık kraker vs atıştırıyorlar.Sularını içip “eline sağlık”deyip,sandalyelerini yerine iterek kalkıyorlar ve daire şeklinde öğretmenlerinin etrafına oturuyorlar.O günün sabah sohbeti başlıyor.Bir iki oyunlu şarkı söyleniyor.Parmak kaç benzeri şarkılar.Sonra o gün neler yapacaklarından,havanın durumundan,önemli bir gün ise günün öneminden bahsediliyor.
9.30 Öğleden öncesi vücudu hareket ettirmek temel esas.Hava güzelse bahçeye çıkıp koşturuyorlar.İnstagramda daha önce paylaştığım kuyruk yakalamaca oyunu benzeri oyunlar oynuyorlar.O arada 15-20 dakikada bir öğretmenleri su getiriyor.Yada kreşin etrafında yürüyüşe çıkıyorlar.Etrafı inceleye inceleye sohbet edip yürüyorlar.Daha minikler çek çek gibi bir arabaya bindirilip ittirilerek gezdiriliyor. 🙂 Eğer hava kötüyse geniş salonda yada sınıflarında ördek taklidi,tavşan gibi zıp zıp vs şarkılı türkülü hop hop hoplayıp vücutlarını esnetiyorlar.
10.30 Sınıfa dönüyorlar.Ellerini yıkayıp,üstleri kirlendiyse değiştiriyorlar.Herkes kendi çekmecesini biliyor.Her işini kendisi yapıyor.Çişleri gelmişse minik tuvaletlerine gidip kendileri yapıyor.
11.00 Öğle yemeği geliyor.Minik masa sandalyelerine oturup yemeklerini yiyorlar.Yemeğin sonuna doğru yatakları hazırlanıyor.Yemek için önlüklerini kendileri takıyor,kendileri hazırlanıyorlar.Yemek bitince de gidip minik lavabolarında ellerini yıkıyorlar.Sıvı sabunluk vs kendileri kullanabilecekleri şekilde yumuşak pompaya konulmuş.Herşey boylarına ve kuvvetlerine göre.O gün yedikleri yemeklerin bir tepsi örneği akşam üzeri kreşin girişinde sergileniyor.
12.00 Yemeği biten yatağına gidiyor.Mışıl mışıl uyuyor.Öğleden sonra hava güzelse yine dışarıya da çıkılıyor ama boyadır,yapıştırmadır vs sakin etkinlikler de genelde öğle uykusundan sonra yapılıyor.Sakin etkinliklerin içince oyun hamuru,bir meyve yada hayvanın fotoğrafına bakarak resmini yapma,mevsim yada günün önemine uygun yılbaşı ağacı,aşşağıdaki fotoğraftaki gibi bahçeden yaprak toplayıp içine koyma amaçlı çanta yapma vs gibi şeyler var.Gelişimlerine göre aktiviteler değişiyor.Geçen ay makas kullanmayı öğrenmeye başladılar mesela.Canı bu etkinliklere katılmak istemeyen olursa istediği gibi lego oynuyor.Minik mutfakta yemek pişiriyor.Yapboz yapıyor.Yada bir köşede başka bir öğretmen birkaç çocuğa kitap okuyor.Herkes aynı anda aynı şeyi yapmak zorunda değil.
16.00 Öğleden sonra atıştırması geliyor.Bir parça kek ,bisküvi,meyve vs oluyor.
16.30  Ben Meyra’yı bu saatte almaya gidiyorum.Ondan sonra akşam 18.30a kadar yuva açık.Aylık planlanmış özel aktiviteler 16.00ya kadar bitiyor.Gerisi oyun.
Aylık ne aktiviteler var?
*Günlük hayattan bilgiler.Örneğin gerçek itfaiye arabası gelip,bahçede itfaiyeci abiler ne iş yaptıklarını göstererek anlatıyor.Çöp arabası gelip çöplerin ayrımını,çöp arabasının çöpleri nasıl ezdiğini gösteriyor.Vs..
*Cadılar bayramında öğretmen cadı oluyor,yeni yıl gelirken pirinç dövme zamanında 3yaş üstü abiler ablalar bahçede pirinç dövme töreni yapıp,minikler seyrediyor vs.
*Kreş bahçesinde bir köşede domates,erik,tatlı patates vs yetiştiriliyor.Suyunu çocuklar veriyor.Olunca çocuklar topluyor.3 yaş üstü abiler hasat sonrası topladıklarıyla birşeyler hazırlıyor.Erikle meyve suyu vs..
*Senede iki üç kere velilerin de katıldığı hafta sonu etkinlikleri oluyor.Kreş festival günü,spor günü vs.Hep beraber çoşup eğleniyoruz.Senede bir kere gün içinde çocukların ne yaptığını nasıl vakit geçirdiğini görmek için,hafta içi bir gün,her aile farkli günlerde öğretmen gibi yuvaya gidiyor.Birlikte oynuyor.Öğretmenlik yapıyor.
*Her ayın sonuna doğru o ay doğum günü olan arkadaşlar için doğum günü partisi var.Herkese tek tek değil.Toptan.Pasta börek yok.Tiyatro sahnesi var.Sahneye doğum günü çocukları dizilip,doğum günü şarkısı söylenip madalya takılıyor.Yeni yaş madalyası 🙂 Sonra ufak tiyatro gösterisi,şarkılar türküler.İzleyiciler minik sandalyelerde izliyor.
Oyuncaklar

Fazla renkli cafcaflı bir şey yok.4,5 renkli tek şekil Legolar,minik bir mutfak,ahşap tabak çatal kaşık,iplerden güya makarna filan,dondurmacı dükkanı,kağıttan külah ve renkli dondurma topları.önlük.Her çocuğa bir tane el yapımı bez bebek.Bu bez bebeklerin büyüğünden birkaç tane.Bebeklerin yatağı.Bebekleri taşımak için bezden kangru.Birbirine eklenebilen ahşap tren.Yine ahşap birkaç yapboz,ince motor çalıştıracak birkaç ahşap oyuncak.
Sevdiğim yanları

Hayata dair birşeyler öğrenmesini,minicik boyuyla kendi işini kendi yapabilmeye başlamasını,çöp arabası gördüğünde ne işe yaradığını bilmesini,ama bu yaştaki çocuğumun okula bilmekten çok eğlenmek oyun oynamak için gitmesini,cesaretlendirilmesini,ufacık çocuklara sosyal mesaj tıkıştırıcaz diye paralanmamalarını,çocuklar arasında asla ayırım yapılmamasını,öğretmenlerin herhangi bir veli ile okul dışında görüşmesi vs yasak olmasını,işlerini bilmelerini,çocukla çocuk olmalarını seviyorum.
En ufacık bir yara bere düşme kalkma durumunu o gün rapor edip,ayrıntılarıyla açıklamalarını,özür dilemelerini seviyorum.
Çocukların birbirine dahi özür dilerim,teşekkür ederim,ödünç verir misin,bunu oynayabilir miyim,bunu yiyebilir miyim vs diyebilir hale gelmelerini seviyorum.
Sevmediğim yanları
Türkiye’deki arkadaşımdan gün içinde kızının öğretmeninin telefondan fotoğraf gönderdiğini duymuştum.Öğretmenlerin tabiki fotoğrafla uğraşmaktan çok en öncelikle çocuklarla ilgilenmesini isterim.Ama burada gün içinde yaralanma vs olağanüstü bir durum olmadıkça yuvadan herhangi bir haber alamıyorsunuz.Kimse sizi aramıyor.Hele ilk günler..Kimse “oynuyor oynuyor ağlamıyor merak etme”deyip içinizi rahatlatmıyor..
Japon bebeler üşümüyor ya..Benimki üşür ama yaaaa 🙁  Meyra’yı özellikle bir derece giydiriyor olmaya çalışmalarına rağmen beni hiç tatmin etmiyor.Ah o ayaklar buz gibi… 🙂
Yine fotoğrafla ilgili ama,gün içinde yuvada çekilen fotoğraflar biz velilere özel şifre ile girebileceğimiz bir profesyonel web sitesine konuluyor.Oradan bir önceki ay çekilen fotoları satın alabiliyoruz.Amma velakin felaket bi ticaret kapısı! Tek bir fotoğraf dünya para! Ve yuvadaki halini fotoğraflanmış istiyorsak başka şansımız yok..
Kendi işlerini kendileri yapmalarını seviyorum ama mesela tuvalete gidip üstünü başını kendi toparladığında,en azından bir süre sonra poponun yarısında kalmış pantolonu düzeltseler de olur sanki diyorum..Topuğu yukarı bakan çorap kabulüm. 🙂
İşte böyle.Dünyanın her hangi bir yerinde gerçekten mükemmel bir kreş var mı bilmiyorum.Ama en değerlimiz kuzularımızı emanet ettiğimiz yer olduğundan,dünyadaki hiç bir kreşin mükemmel olma şansı yok bence. 🙂 Biz anneler buna izin vermeyiz. 🙂 Vermelimiyiz bilmiyorum ama bildiğim bir şey var.Burada öğretmenler ne kadar çabalıyorsa anneler de o kadar çabalıyor.En ufacık bir şeyde ortalığı ayağa kaldırmıyor.Benim çocuğum en en en olsun.En çok benim çocuğuma bak!En çok benim çocuğuma öğret kafasında dolaşmıyor.Ülkemizde eğitim sisteminin çok çok yanlışları,birçok öğretmenin çok eksik yanları,kafa yapıları olduğu doğrudur.Ama sadece zorlanan hep anneler de değildir emin olun.Bilinçli öğretmenlemizin artmasını ne kadar istiyorsak biz de o kadar bilinçli anneler olalım ki,karşılıklı düzeltelim herşeyi..Diyerekten kendime de çuvaldızı batırıp,bir dahaki yazıda görüşmek üzere diyorum.Bilinçli annelerin,canla başla doğruyu yapmaya çalışan öğretmenlerin ellerinden gözlerinden öpüyorum. 🙂
Bu arada geçen Türkiye’ye geldim ya.Annemlerin evin hemen altı kreş.Sabahları bangır bangır ‘Yakalarsam Muck muck’ çalıyordu.Hep öyleymiş.Eğer etkinlik yoksa,illa büyük şarkıları dinlenecekse bence en doğru seçim Tarkan 🙂 Hiç itirazım yok yani 🙂

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder